İşte geldim buradayım... Almanya ziyaretimi dün itibariyle tamamlamış bulunmaktayım.. Çok güzel ve anlamlı bir seyahat oldu. İlerleyen günlerde inşallah bol bol resimlerle paylaşacağım. Almanya'da ki sevgili Asiye yengemin torunu Semih için yaptığı şipşak bir çorba..
Adını da kendisi koymuş.. Hemencecik olduğu için adına tembel çorbası diyormuş... Acil durumlarda kurtarıcınız olabilir. Tadı da nefis tavsiye ederim:)))
Malzemeler:
1 yemek kaşığı tere yağı
1 kaşık sıvı yağ
2 kaşık un
4 bardak soguk su
tuz
karabiber, nane
Hazırlanışı:
Tereyağı ve sıvı yağı karıştırıp eritiyoruz.
Üzerine unu koyup hafif kavuruyoruz.
Tel çırpıcıyla karıştırarak suyunu ilave edip kaynayana kadar karıştırıyoruz. (tel çırpıcı ile karıştırmak önemli yoksa topak topak kalır)
Tuzunu ve baharatlarını koyuyoruz.
Çorbamız hazır bile....
Afiyet olsun. Sevgiler...
30 Ağustos 2012 Perşembe
18 Ağustos 2012 Cumartesi
RAMAZAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...
Merhaba, geldik on bir ayın sultanı olan bir Ramazan'ın daha sonuna.. Allah'ın izniyle bir Ramazanı daha uğurladık. Biz kendisinden çok memnun kaldık. İnşallah oda bizde memnun kalmıştır.
İçimde Ramazanı tamamlamanın sevinci, hemde onu uğurlamanın hafif bir burukluğu var. Allah hepimize daha nice Ramazan'lar görmeyi nasip eylesin:))
Bütün İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.. Hepinize sevdiklerinizle,dostlarınızla geçireceğiniz, mutlu, huzurlu bol neşeli bir bayram diliyorum:))
Bendeniz 10 günlük kısacık bir ara veriyorum. Almanya' da yaşayan kuzenlerimle yıllardır hayalini kurduğumuz Mini bir Avrupa gezimiz olacak... Allah'ın izniyle döndüğümde sizlere anlatacak şeylerim paylaşacak çok resimlerim olacak..
Biliyorum daha Gap turu yazılarımı bitirmedim:(( Ayrıca sırada geçen aylarda yaptığımız Muhteşem Karadeniz turumuz var... Size söz veriyorum hepsini en kısa zamanda hazırlayıp yayınlayacağım.. Malum önümüz kış yazacak bol bol vaktimiz olacak.. Beni özleyin tamam mı? Çünkü ben sizleri çok özleyeceğim...
Sağlıcakla kalın. Sevgiler...........
İçimde Ramazanı tamamlamanın sevinci, hemde onu uğurlamanın hafif bir burukluğu var. Allah hepimize daha nice Ramazan'lar görmeyi nasip eylesin:))
Bütün İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.. Hepinize sevdiklerinizle,dostlarınızla geçireceğiniz, mutlu, huzurlu bol neşeli bir bayram diliyorum:))
Bendeniz 10 günlük kısacık bir ara veriyorum. Almanya' da yaşayan kuzenlerimle yıllardır hayalini kurduğumuz Mini bir Avrupa gezimiz olacak... Allah'ın izniyle döndüğümde sizlere anlatacak şeylerim paylaşacak çok resimlerim olacak..
Biliyorum daha Gap turu yazılarımı bitirmedim:(( Ayrıca sırada geçen aylarda yaptığımız Muhteşem Karadeniz turumuz var... Size söz veriyorum hepsini en kısa zamanda hazırlayıp yayınlayacağım.. Malum önümüz kış yazacak bol bol vaktimiz olacak.. Beni özleyin tamam mı? Çünkü ben sizleri çok özleyeceğim...
Sağlıcakla kalın. Sevgiler...........
17 Ağustos 2012 Cuma
Vazgeçilmez Lezzet Çorba
Kim acıktığı zaman dumanı üzerinde tüten bir tas çorbaya hayır diyebilir ki? Üşüyünce, geniş sofralarda buluşunca, hafif bir şeyler yemek isteyince, hastalanınca yardımımıza koşan çorba, Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Üstelik, hafif ve doyurucu yapısı sayesinde üç öğünde de zengin çeşitleriyle sofralarda yerini alıyor.
Çorba kelimesinin kökeninin ise Farsça "tuzlu haşlama" anlamında kullanılan "shorba"dan geldiğini biliyor muydunuz?
İyi beslenme anlamına gelen Sû ve Pô kelimelerinden türeyen çorba kelimesinin kökeni Sanskritçe'ye kadar dayanıyor.
Çorba: 10 bin yıldır tüketilen bir besin!
Yaklaşık 10 bin yıl öncesinde bile çorba hazırlandığını ve içildiğini gösteren kayıtlar mevcut. Et ve sebzeyle birlikte pişirildiğinde, malzemelerinin sahip olduğu besin değerlerinin bütünlüğünü taşıyan çorba, o tarihlerden günümüze kadar sofraların en değerli besinlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Türk Mutfağı'nın da yıldızı
Dünyanın sayılı mutfaklarından birine sahip Türkiye ise çok zengin bir çorba kültürüne sahip... Mutfaklardaki altın standardın temsilcisi ev yapımı çorbaların yanında, klasik ve yöresel pek çok çeşidiyle hazır çorbalar tüketicilere mutfakta saatler harcatmadan, ailelerinin seveceği lezzetli ve değişik tarifler sunuyor.
Hazır çorbalar, her geçen gün tüketicilerden gelen talepler doğrultusunda geliştirilirken, geniş ürün yelpazesiyle tüketicilerin hijyenik koşullarda taze ve kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanan birbirinden farklı lezzetleri güvenle tüketmelerini sağlıyor.
Tarhanaya Dünyanın İlk Hazır Çorbası demek mübalağa sayılmaz…
Çorbayı oluşturan malzemelerin başında gelen yoğurdun çorba kültürüne kattığı en büyük eser, kuşkusuz tarhanadır. Bir zamanlar göçebe atalarımızın hazır yemeği olan tarhana, hala her zaman ve her yerde çabucak lezzetli bir yiyeceğe dönüşebilecek, taşınması ve saklanması en kolay ve muhteşem üründür.
Tıpkı tarhana gibi, hazır çorbalar da mevsiminde toplanan ve özenle seçilen sebze ve baharatların yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemine tabi tutulması ve harmanlanmasıyla üretiliyor.
Yazın da çorba içilir
Çorba denilince çoğumuzun aklına dumanı tüten sıcacık bir tabak gelse de, Anadolu ve Türk mutfak kültüründe soğuk çorbaların da ayrı bir yeri vardır. Özellikle soğuk ayran kullanılarak
yapılan çorbalar, serinletici özellikleriyle yaz günlerinin hafif ama keyifli yiyeceklerine dönüşüyor. Bu tür çorbaların en başında Sivas'ta yapılan bulgurlu pazılı soğuk çorba ile buğday ve ayranla yapılan soğuk çorba yani ayran aşı çorbası geliyor. Sivas'ta pazı katılan soğuk çorbanın diğer bölgelerdeki yöresel çeşitlerine sarımsak ve nane gibi baharatlar eşlik ederken, kimi bölgelerde ise salatalık gibi yaz sebzeleri eklenebiliyor.
Siz de bir çorba severseniz lezzet dolu çorba dünyasını keşfetmek için www.bencorbaseverim.com adresini ziyaret edin…
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Çorba kelimesinin kökeninin ise Farsça "tuzlu haşlama" anlamında kullanılan "shorba"dan geldiğini biliyor muydunuz?
İyi beslenme anlamına gelen Sû ve Pô kelimelerinden türeyen çorba kelimesinin kökeni Sanskritçe'ye kadar dayanıyor.
Çorba: 10 bin yıldır tüketilen bir besin!
Yaklaşık 10 bin yıl öncesinde bile çorba hazırlandığını ve içildiğini gösteren kayıtlar mevcut. Et ve sebzeyle birlikte pişirildiğinde, malzemelerinin sahip olduğu besin değerlerinin bütünlüğünü taşıyan çorba, o tarihlerden günümüze kadar sofraların en değerli besinlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Türk Mutfağı'nın da yıldızı
Dünyanın sayılı mutfaklarından birine sahip Türkiye ise çok zengin bir çorba kültürüne sahip... Mutfaklardaki altın standardın temsilcisi ev yapımı çorbaların yanında, klasik ve yöresel pek çok çeşidiyle hazır çorbalar tüketicilere mutfakta saatler harcatmadan, ailelerinin seveceği lezzetli ve değişik tarifler sunuyor.
Hazır çorbalar, her geçen gün tüketicilerden gelen talepler doğrultusunda geliştirilirken, geniş ürün yelpazesiyle tüketicilerin hijyenik koşullarda taze ve kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanan birbirinden farklı lezzetleri güvenle tüketmelerini sağlıyor.
Tarhanaya Dünyanın İlk Hazır Çorbası demek mübalağa sayılmaz…
Çorbayı oluşturan malzemelerin başında gelen yoğurdun çorba kültürüne kattığı en büyük eser, kuşkusuz tarhanadır. Bir zamanlar göçebe atalarımızın hazır yemeği olan tarhana, hala her zaman ve her yerde çabucak lezzetli bir yiyeceğe dönüşebilecek, taşınması ve saklanması en kolay ve muhteşem üründür.
Tıpkı tarhana gibi, hazır çorbalar da mevsiminde toplanan ve özenle seçilen sebze ve baharatların yüzyıllardır uygulanan, tamamıyla doğal bir koruma yöntemi olan kurutma işlemine tabi tutulması ve harmanlanmasıyla üretiliyor.
Yazın da çorba içilir
Çorba denilince çoğumuzun aklına dumanı tüten sıcacık bir tabak gelse de, Anadolu ve Türk mutfak kültüründe soğuk çorbaların da ayrı bir yeri vardır. Özellikle soğuk ayran kullanılarak
yapılan çorbalar, serinletici özellikleriyle yaz günlerinin hafif ama keyifli yiyeceklerine dönüşüyor. Bu tür çorbaların en başında Sivas'ta yapılan bulgurlu pazılı soğuk çorba ile buğday ve ayranla yapılan soğuk çorba yani ayran aşı çorbası geliyor. Sivas'ta pazı katılan soğuk çorbanın diğer bölgelerdeki yöresel çeşitlerine sarımsak ve nane gibi baharatlar eşlik ederken, kimi bölgelerde ise salatalık gibi yaz sebzeleri eklenebiliyor.
Siz de bir çorba severseniz lezzet dolu çorba dünyasını keşfetmek için www.bencorbaseverim.com adresini ziyaret edin…
Bir bumads advertorial içeriğidir.
EV BAKLAVASI...
Merhaba, herkese hayırlı cumalar dileyerek postuma başlamak istiyorum. Allah'ın izniyle bir ramazan ayını da hayırlısıyla uğurlayacağız. Allah hepimize nice ramazanlar görmeyi nasip eylesin..
Bayramda ziyarete gelen misafirlerinize ikram edebileceğiniz yapması kolay tadı enfes bir ev baklavası tarifim var. Biz baklavalarımızı dünden hazırladık. Sizde bugün yada yarın yapabilirsiniz.. Hiç yapmadım, cesaretim yok, nasıl olur acaba? demeyin hemen başlayın.:))))
Hamuru için malzemelerimiz:
1 büyük çay bardağı süt
1 büyük çay bardağı yoğurt
1 büyük çay bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta
1 yemek kaşığı sirke(ben elma kullandım)
1 çay kaşığı kabartma tozu
Aldığı kadar un
------------------------------------------------------------------------
Hamuru açarken kullanmak için yarım kilo nişasta(ben açık mısır nişastası kullandım ama siz buğdayda kullanabilirsiniz)
İçine serpmek için 2-2,5 su bardağı ince çekilmiş fındık (miktarı tamamen sizin damak zevkinize kalmış)
------------------------------------------------------------------------
Üzeri için:
250 gr tereyağı veya margarin
yarım su bardağı sıvı yağ
--------------------------------------------------------------------------
Şerbeti için:
5 su bardağı şeker
5 su bardağı su
yarım limon suyu
Şekerle suyu ateşe alıyoruz. Güzelce karıştırıp şekeri eritiyoruz. Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp yaklaşık 30 dakika sonra , rengi sararmaya başladığında, limon suyunu ilave edip 1 dakika sonra altını kapatıyoruz.
Limon suyunu koymadan şerbetimizin olup olmadığını anlamak için içinden kaşık yardımıyla biraz alıp bir tabağa biraz damlatalım şerbetimiz çok akışkan değilse olmuş demektir..
Hazırlanışı:
Aldığı kadar unla yumuşak bir hamur yapıyoruz. Yani kulak memesi yumuşaklığında:)))
Hamuru iyice özleşmesi için 5-10 dakika kadar güzelce yoğuruyoruz.
Sonra bu hamuru ceviz büyüklüğünde 60 eşit bezeye (parçaya)bölüp yuvarlıyoruz..
Birbirine yapışmaması için içine nişasta serpilmiş bir tepsiye koyuyoruz.
Kurumaması için üzerini nemli bezle örtüyoruz.
Sonra 10 tane bezeyi alıyoruz.
Açarken yapışmaması için altına nişasta serpiyoruz.
Tatlı tabağı büyüklüğünde açıyoruz.Aynı işlemi 10 kez tekrarlıyoruz.
Açtığımız 10 adet bezeyi aralarına 1 tatlı kaşığından biraz az nişasta serperek üst üste koyuyoruz.
Sonra bu onluyu merdane yardımıyla tepsimizin büyüklüğünde açıyoruz.
Açarken yırtılmalar olabilir. Moraliniz bozulmasın. Hatta bizde yırtık baklava daha lezzetli olur derler:)))
Sonra büyüttüğümüz hamuru tepsimize alıyoruz. Üzerine biraz fındık serpiyoruz.
Aynı işlemleri 5 kez daha tekrarlıyoruz.
En son katımızı serdikten sonra baklavamızı istediğimiz şekilde kesiyoruz.
Ben her katına fındık serpmeyi tercih ediyorum. Siz arzuya göre her katına değilde tam ortasına bütün fındığı da güzelce yayabilirsiniz..
Üzerine tereyağıyla karışık ateşte erittiğimiz sıvı yağı, kaşıkla her yerine eşit gelecek şekilde dağıtıyoruz.
150 derecede ayarladığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar ağır ağır pişiriyoruz.
Bu kısım önemli; Soğuduktan sonra üzerine hazırladığımız sıcak şerbeti döküyoruz.
Hazırladığımız baklavamız şerbetlemediğimiz sürece 1 hafta aynı tazelikte kalabiliyor.
Şerbetleme işlemini bir gece önceden yapıp ertesi gün tüketmeye başlayabilirsiniz.
Umarım rahatlıkla anlayacağınız şekilde anlatabilmişimdir:)))
Afiyet olsun. Sevgiler..........
Bayramda ziyarete gelen misafirlerinize ikram edebileceğiniz yapması kolay tadı enfes bir ev baklavası tarifim var. Biz baklavalarımızı dünden hazırladık. Sizde bugün yada yarın yapabilirsiniz.. Hiç yapmadım, cesaretim yok, nasıl olur acaba? demeyin hemen başlayın.:))))
Hamuru için malzemelerimiz:
1 büyük çay bardağı süt
1 büyük çay bardağı yoğurt
1 büyük çay bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta
1 yemek kaşığı sirke(ben elma kullandım)
1 çay kaşığı kabartma tozu
Aldığı kadar un
------------------------------------------------------------------------
Hamuru açarken kullanmak için yarım kilo nişasta(ben açık mısır nişastası kullandım ama siz buğdayda kullanabilirsiniz)
İçine serpmek için 2-2,5 su bardağı ince çekilmiş fındık (miktarı tamamen sizin damak zevkinize kalmış)
------------------------------------------------------------------------
Üzeri için:
250 gr tereyağı veya margarin
yarım su bardağı sıvı yağ
--------------------------------------------------------------------------
Şerbeti için:
5 su bardağı şeker
5 su bardağı su
yarım limon suyu
Şekerle suyu ateşe alıyoruz. Güzelce karıştırıp şekeri eritiyoruz. Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp yaklaşık 30 dakika sonra , rengi sararmaya başladığında, limon suyunu ilave edip 1 dakika sonra altını kapatıyoruz.
Limon suyunu koymadan şerbetimizin olup olmadığını anlamak için içinden kaşık yardımıyla biraz alıp bir tabağa biraz damlatalım şerbetimiz çok akışkan değilse olmuş demektir..
Hazırlanışı:
Aldığı kadar unla yumuşak bir hamur yapıyoruz. Yani kulak memesi yumuşaklığında:)))
Hamuru iyice özleşmesi için 5-10 dakika kadar güzelce yoğuruyoruz.
Sonra bu hamuru ceviz büyüklüğünde 60 eşit bezeye (parçaya)bölüp yuvarlıyoruz..
Birbirine yapışmaması için içine nişasta serpilmiş bir tepsiye koyuyoruz.
Kurumaması için üzerini nemli bezle örtüyoruz.
Sonra 10 tane bezeyi alıyoruz.
Açarken yapışmaması için altına nişasta serpiyoruz.
Tatlı tabağı büyüklüğünde açıyoruz.Aynı işlemi 10 kez tekrarlıyoruz.
Açtığımız 10 adet bezeyi aralarına 1 tatlı kaşığından biraz az nişasta serperek üst üste koyuyoruz.
Sonra bu onluyu merdane yardımıyla tepsimizin büyüklüğünde açıyoruz.
Açarken yırtılmalar olabilir. Moraliniz bozulmasın. Hatta bizde yırtık baklava daha lezzetli olur derler:)))
Sonra büyüttüğümüz hamuru tepsimize alıyoruz. Üzerine biraz fındık serpiyoruz.
Aynı işlemleri 5 kez daha tekrarlıyoruz.
En son katımızı serdikten sonra baklavamızı istediğimiz şekilde kesiyoruz.
Ben her katına fındık serpmeyi tercih ediyorum. Siz arzuya göre her katına değilde tam ortasına bütün fındığı da güzelce yayabilirsiniz..
Üzerine tereyağıyla karışık ateşte erittiğimiz sıvı yağı, kaşıkla her yerine eşit gelecek şekilde dağıtıyoruz.
150 derecede ayarladığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar ağır ağır pişiriyoruz.
Bu kısım önemli; Soğuduktan sonra üzerine hazırladığımız sıcak şerbeti döküyoruz.
Hazırladığımız baklavamız şerbetlemediğimiz sürece 1 hafta aynı tazelikte kalabiliyor.
Şerbetleme işlemini bir gece önceden yapıp ertesi gün tüketmeye başlayabilirsiniz.
Umarım rahatlıkla anlayacağınız şekilde anlatabilmişimdir:)))
Afiyet olsun. Sevgiler..........
16 Ağustos 2012 Perşembe
KAHRAMANMARAŞ/KAYSERİ....
Merhaba gezi notlarımda Gap turu kapsamında yaptığımız Gaziantep'i anlatmıştım sıra geldi Kahramanmaraş ve Kayseri'i benim izlenimlerimle anlatmaya... Bu şehirler geçiş noktalarımız olduğu için çok detaylı gezemedik, ama yinede genel olarak şehir merkezlerini görebildik...
Kahramanmaraş doğal güzellikleri bakımından güzel ,bulunduğu coğrafi konumdan dolayıda şanslı bir ilimizdir. İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin birleştiği noktadadır. Çevre illerinden fazlaca mesire yerine sahiptir. Su kaynaklarını çevre illere göre çok fazladır. Geniş ormanlık alana sahiptir. Barajlar şehri görünümündedir. Şehirde faaliyet gösteren altı adet baraj bulunmaktadır.
Maraş'ın kurtuluş savaşında şehir halkı ile beraber top yekun direniş göstermesi ve çevre illerin yardımına koşması büyük taktir toplar. Kurtuluş savaşı sonrası Maraş'a bir yazı gönderilir ve milli mücadeleye katılanların listesi istenir. Maraş'ın ileri gelenlerinin verdiği cevapsa Maraş'ta milli mücadeleye katılmayan tek bir fert yoktur olmuştur. Bunun üzerine toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal madalyasının fertlere değil şehir halkına verilmesini kararlaştırmıştır. Maraş bir adet kırmızı şeritli istiklal madalyasıyla ödüllendirilir. Şehir halkının Milli mücadelede gösterdiği insan üstü mücadeleden ve fedakarlığından ötürü T.B.M.M. tarafından kahramanlık unvanı ile ödüllendirilir...
İlk önce Kahramanmaraş'ta bayrak olayının geçtiği yeri gördük. (Resmi tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz)
Kocaman bir bayrak ve bayrak direği..
Kahramanmaraş'tan genel bir görünüm..
Kahramanmaraş meydanı
Kahramanmaraş'a gidip de dondurma yemeden olur mu dedik. Hemen dondurmalarımızı sipariş verdik. Yemesi biraz zahmetli çatal bıçakla kesip yiyebiliyorsunuz ancak.. Tadı mı? enfes tabi kide...
Daha sonra Kayseri'ye geçiyoruz. Kayseri ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Ama çok şaşırdım, çok modern bir şehir. Şehir planlaması çok güzel ve düzenli.
Kayseri'ye gidip de mantı yenmez mi? Afiyetle mantımızı da yedik. Her yörenin mantısı farklıdır. Gerek hamuru ve sosuyla gerek şekliyle. En küçük ve en zor olanı Kayseri mantısıdır. Hatta Kayseri'de bununla ilgili şöyle bir rivayet varmış. Bir kaşığa 40 tane mantı sığdırmayan gelin marifetli sayılmaz diye..
Kayseri 'den bu güzel manzara eşliğinde ayrılıp. Kapadokya'ya doğru yola çıkıyoruz...
Kahramanmaraş doğal güzellikleri bakımından güzel ,bulunduğu coğrafi konumdan dolayıda şanslı bir ilimizdir. İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin birleştiği noktadadır. Çevre illerinden fazlaca mesire yerine sahiptir. Su kaynaklarını çevre illere göre çok fazladır. Geniş ormanlık alana sahiptir. Barajlar şehri görünümündedir. Şehirde faaliyet gösteren altı adet baraj bulunmaktadır.
Maraş'ın kurtuluş savaşında şehir halkı ile beraber top yekun direniş göstermesi ve çevre illerin yardımına koşması büyük taktir toplar. Kurtuluş savaşı sonrası Maraş'a bir yazı gönderilir ve milli mücadeleye katılanların listesi istenir. Maraş'ın ileri gelenlerinin verdiği cevapsa Maraş'ta milli mücadeleye katılmayan tek bir fert yoktur olmuştur. Bunun üzerine toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi İstiklal madalyasının fertlere değil şehir halkına verilmesini kararlaştırmıştır. Maraş bir adet kırmızı şeritli istiklal madalyasıyla ödüllendirilir. Şehir halkının Milli mücadelede gösterdiği insan üstü mücadeleden ve fedakarlığından ötürü T.B.M.M. tarafından kahramanlık unvanı ile ödüllendirilir...
İlk önce Kahramanmaraş'ta bayrak olayının geçtiği yeri gördük. (Resmi tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz)
Kocaman bir bayrak ve bayrak direği..
Kahramanmaraş'tan genel bir görünüm..
Kahramanmaraş meydanı
Kahramanmaraş'a gidip de dondurma yemeden olur mu dedik. Hemen dondurmalarımızı sipariş verdik. Yemesi biraz zahmetli çatal bıçakla kesip yiyebiliyorsunuz ancak.. Tadı mı? enfes tabi kide...
Kayseri'ye gidip de mantı yenmez mi? Afiyetle mantımızı da yedik. Her yörenin mantısı farklıdır. Gerek hamuru ve sosuyla gerek şekliyle. En küçük ve en zor olanı Kayseri mantısıdır. Hatta Kayseri'de bununla ilgili şöyle bir rivayet varmış. Bir kaşığa 40 tane mantı sığdırmayan gelin marifetli sayılmaz diye..
Kayseri 'den bu güzel manzara eşliğinde ayrılıp. Kapadokya'ya doğru yola çıkıyoruz...
15 Ağustos 2012 Çarşamba
YAZ ÇORBASI...
Merhaba, iftar sofrası çorbasız olmaz. Yazın bu sıcağında hele ki İstanbul'un nemli sıcak günlerinde iftarınızı serin serin açmak ister misiniz? O zaman size içinizi serinletecek midenizi bayram ettirecek bir yaz çorbası tarifim var. Ayrıca yapması da çok çok basit...
Malzemelerimiz:
1 bardak haşlanmış nohut
1 çay bardağı yeşil mercimek
1 çay bardağı pirinç
1 kg yoğurt
nane tuz,zeytinyağı
Hazırlanışı:
Pirinç ve yeşil mercimeği ayrı ayrı haşlayıp süzüp, soğutuyoruz.
Geniş bir kabın içinde pirinci, yoğurdu, nohutu ve mercimeği karıştırıyoruz.
Kıvamını ayarlamak için biraz su ilave ediyoruz.
Çok az tuz ilave ediyoruz. Servis kasemize altıktan sonra üzerine hafif zeytinyağı gezdirip nane serpiyoruz..
Çorbamız hazır....
Afiyet olsun. Sevgiler.....
Malzemelerimiz:
1 bardak haşlanmış nohut
1 çay bardağı yeşil mercimek
1 çay bardağı pirinç
1 kg yoğurt
nane tuz,zeytinyağı
Hazırlanışı:
Pirinç ve yeşil mercimeği ayrı ayrı haşlayıp süzüp, soğutuyoruz.
Geniş bir kabın içinde pirinci, yoğurdu, nohutu ve mercimeği karıştırıyoruz.
Kıvamını ayarlamak için biraz su ilave ediyoruz.
Çok az tuz ilave ediyoruz. Servis kasemize altıktan sonra üzerine hafif zeytinyağı gezdirip nane serpiyoruz..
Çorbamız hazır....
Afiyet olsun. Sevgiler.....
13 Ağustos 2012 Pazartesi
KABAKLI KİŞ...
Merhaba, bahçede bol bol kabak olunca çeşitli lezzetlerle değerlendirmek lazım.. Bu tarifte onlardan biri..
Malzemelerimiz:
Hamuru için:
100 gr. margarin veya tereyağı (oda sıcaklığında iyice yumuşamış)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
yarım paket kabartma tozu
4-4,5 su bardağı un
1-1,5 tatlı kaşığı tuz
İç harcı için:
3 adet kabak
1 su bardağından biraz az kaşar peyniri
1 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
2 yemek kaşığı un
2 su bardağı süt
1-1,5 su bardağı beyaz peynir(tulumda olabilir,çökelekte olabilir)
5-6 dal dereotu
nane , tuz, karabiber
Hazırlanışı:
İlk önce hamurumuzu yoğurup bekletiyoruz.
2 adet kabağın kabuğunu soyup rendeliyoruz.
Diğer tarafta tereyağımızı bir tencerede eritip unu koyup 3-4 dakika kavuruyoruz.
Sürekli karıştırarak sütü koyup pişiriyoruz. Ocaktan alıyoruz.
Rendelediğimiz kabakları, beyaz peyniri,baharatlarını, tuzunu ince ince doğradığımız dereotunu koyup güzelce karıştırıyoruz.
Sonra dinlenen hamuru merdane yardımıyla kalıbımızın boyu kadar açıyoruz.
Yağladığımız kalıbımıza iyice elimizle yerleştiriyoruz. Kenarlardan taşan hamuru kesiyoruz.
Kabarmaması için çatalı hamura sık sık batırıyoruz.
Hazırladığımız iç harcını içine güzelce boşaltıyoruz.
Kalan bir kabağına ince dilimleyerek iç harcının üzerine güzelce diziyoruz.
Sonra kişimizi 180 derecede hazırladığımız fırınımızda yaklaşık 35-40 dakika kadar pişiriyoruz.
Fırından çıkarıp üzerine rendelediğimiz kaşar peynirlerini güzelce serpiyoruz.
Tekrar fırına verip kaşar peyniri eriyip kızarana kadar pişiriyoruz. (ben fazla kızarmış sevdiğim için uzun tuttum siz damak tadınıza göre süreyi ayarlayabilirsiniz)
Ilık servis edebilirsiniz..
Afiyet olsun. Sevgiler....
Malzemelerimiz:
Hamuru için:
100 gr. margarin veya tereyağı (oda sıcaklığında iyice yumuşamış)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
yarım paket kabartma tozu
4-4,5 su bardağı un
1-1,5 tatlı kaşığı tuz
İç harcı için:
3 adet kabak
1 su bardağından biraz az kaşar peyniri
1 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
2 yemek kaşığı un
2 su bardağı süt
1-1,5 su bardağı beyaz peynir(tulumda olabilir,çökelekte olabilir)
5-6 dal dereotu
nane , tuz, karabiber
Hazırlanışı:
İlk önce hamurumuzu yoğurup bekletiyoruz.
2 adet kabağın kabuğunu soyup rendeliyoruz.
Diğer tarafta tereyağımızı bir tencerede eritip unu koyup 3-4 dakika kavuruyoruz.
Sürekli karıştırarak sütü koyup pişiriyoruz. Ocaktan alıyoruz.
Rendelediğimiz kabakları, beyaz peyniri,baharatlarını, tuzunu ince ince doğradığımız dereotunu koyup güzelce karıştırıyoruz.
Sonra dinlenen hamuru merdane yardımıyla kalıbımızın boyu kadar açıyoruz.
Yağladığımız kalıbımıza iyice elimizle yerleştiriyoruz. Kenarlardan taşan hamuru kesiyoruz.
Kabarmaması için çatalı hamura sık sık batırıyoruz.
Hazırladığımız iç harcını içine güzelce boşaltıyoruz.
Kalan bir kabağına ince dilimleyerek iç harcının üzerine güzelce diziyoruz.
Sonra kişimizi 180 derecede hazırladığımız fırınımızda yaklaşık 35-40 dakika kadar pişiriyoruz.
Fırından çıkarıp üzerine rendelediğimiz kaşar peynirlerini güzelce serpiyoruz.
Tekrar fırına verip kaşar peyniri eriyip kızarana kadar pişiriyoruz. (ben fazla kızarmış sevdiğim için uzun tuttum siz damak tadınıza göre süreyi ayarlayabilirsiniz)
Ilık servis edebilirsiniz..
Afiyet olsun. Sevgiler....
10 Ağustos 2012 Cuma
HAŞHAŞ PARE...
Merhaba, iftar sofralarınızı nefis bir tatlıyla sonlandırmak ister misiniz? Öyleyse buyurun bakalım.. Tarifini geçen günlerde Oktay ustadan almıştım. Dün denedim bizde herkes çok beğendi..
Malzemelerimiz:
150 gr tereyağı veya margarin
3 yumurta
3 yemek kaşığı toz fındık veya ceviz
2 yemek kaşığı irmik
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Mantolamak için yarım bardaktan biraz fazla haşhaş
Şerbeti için:
4 su bardağı su
3,5 su bardağı toz şeker
yarım limon
Şekerle suyu karıştırıp kaynatıyoruz kaynadıktan 10 dakika sonra limon suyunu koyup 1 dakika sonra altını kapatıyoruz.
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığındaki tere yağıyla beraber un hariç bütün malzemeleri koyup güzelce karıştırıyoruz.
Azar azar un ilave edip yumuşak bir hamur elde ediyoruz.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz. Haşhaşa bulayıp,yağlanmış veya pişirme kağıdı serdiğimiz tepsimize diziyoruz.
Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzerileri hafif kızarana kadar pişiriyoruz. (ben biraz fazla kızartmışım:)) ama böylede çok güzel oldu)
Fırından çıkarıp soğutuyoruz. Sıcak şerbeti soğuk tatlılarımıza döküyoruz.
Şerbetini çektikten sonra servis ediyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
Malzemelerimiz:
150 gr tereyağı veya margarin
3 yumurta
3 yemek kaşığı toz fındık veya ceviz
2 yemek kaşığı irmik
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
Mantolamak için yarım bardaktan biraz fazla haşhaş
Şerbeti için:
4 su bardağı su
3,5 su bardağı toz şeker
yarım limon
Şekerle suyu karıştırıp kaynatıyoruz kaynadıktan 10 dakika sonra limon suyunu koyup 1 dakika sonra altını kapatıyoruz.
Hazırlanışı:
Oda sıcaklığındaki tere yağıyla beraber un hariç bütün malzemeleri koyup güzelce karıştırıyoruz.
Azar azar un ilave edip yumuşak bir hamur elde ediyoruz.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlıyoruz. Haşhaşa bulayıp,yağlanmış veya pişirme kağıdı serdiğimiz tepsimize diziyoruz.
Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzerileri hafif kızarana kadar pişiriyoruz. (ben biraz fazla kızartmışım:)) ama böylede çok güzel oldu)
Fırından çıkarıp soğutuyoruz. Sıcak şerbeti soğuk tatlılarımıza döküyoruz.
Şerbetini çektikten sonra servis ediyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
9 Ağustos 2012 Perşembe
Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?
LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.
Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.
Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.
Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
YEŞİL MERCİMEKLİ BULGURLU BÖREK...
Merhaba, bugün size çok lezzetli bir o kadarda besleyici bir börek tarifim var. O kadar lezzetli ki yedikçe yiyesiniz geliyor. Bu böreği ilk sevgili kuzenim Sebahat ablamda yemiştim. O günden beri en favori böreklerimden biridir..
Malzemelerimiz:
5 adet günlük yufka
2 su bardağı yeşil mercimek
1 su bardağı pilavlık bulgur
3 adet kuru soğan
1 çay bardağı sıvı yağ
içine serpmek için bir kase un
ve sıvı yağ
Üzeri için:
1 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı süt
1 yemek kaşığı sıvı yağ
Güzelce karıştırıp fırça yarımıyla böreklerin üzerine sürüyoruz.
Hazırlanışı:
İlk önce bulguru ve yeşil mercimeği ayrı ayrı haşlayıp süzüyoruz.
Daha sonra yemeklik doğradığımız soğanları 1 çay bardağı sıvı yağda kavuruyoruz.
Üzerine haşlayıp süzdüğümüz mercimeği ve bulguru koyup güzelce karıştırıyoruz.
Tuzunu ve baharatını koyuyoruz.
Sonra yufkamızın bir tanesini açıyoruz. Her tarafını güzelce sıvı yağla yağlıyoruz.
Elimizle veya elekle her tarafını unluyoruz.
İlk önce dörde sonra ikiye bölüyoruz. İçine hazırladığımız iç malzemeden bolca koyuyoruz.
Resimdeki gibi sarıp yağlanmış veya pişirme kağıdı serilmiş tepsimize diziyoruz.
Üzeri için hazırladığımız karışımı sürüp,susam serpiyoruz.
Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
Malzemelerimiz:
5 adet günlük yufka
2 su bardağı yeşil mercimek
1 su bardağı pilavlık bulgur
3 adet kuru soğan
1 çay bardağı sıvı yağ
içine serpmek için bir kase un
ve sıvı yağ
Üzeri için:
1 adet yumurta sarısı
1 yemek kaşığı süt
1 yemek kaşığı sıvı yağ
Güzelce karıştırıp fırça yarımıyla böreklerin üzerine sürüyoruz.
Hazırlanışı:
İlk önce bulguru ve yeşil mercimeği ayrı ayrı haşlayıp süzüyoruz.
Daha sonra yemeklik doğradığımız soğanları 1 çay bardağı sıvı yağda kavuruyoruz.
Üzerine haşlayıp süzdüğümüz mercimeği ve bulguru koyup güzelce karıştırıyoruz.
Tuzunu ve baharatını koyuyoruz.
Sonra yufkamızın bir tanesini açıyoruz. Her tarafını güzelce sıvı yağla yağlıyoruz.
Elimizle veya elekle her tarafını unluyoruz.
İlk önce dörde sonra ikiye bölüyoruz. İçine hazırladığımız iç malzemeden bolca koyuyoruz.
Resimdeki gibi sarıp yağlanmış veya pişirme kağıdı serilmiş tepsimize diziyoruz.
Üzeri için hazırladığımız karışımı sürüp,susam serpiyoruz.
Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
8 Ağustos 2012 Çarşamba
GÜVEÇTE MANTAR..
Merhaba, bugün size mantar sevenlerin çok beğeneceği bir tarifim var. Yapması çok basit tadı da bir o kadar lezzetli. Güveci olmayanlar borcam da yada herhangi bir küçük tepside de yapabilirler..
Malzemelerimiz:
1 kg mantar
1-1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
tuz,pul biber
Hazırlanışı:
Mantarlarımızı güzelce yıkayıp dilimliyoruz.
Geniş bir tencereye koyup kendi suyuyla ara ara karıştırarak pişiriyoruz.
Daha sonra üzerine tuz ve pul biber serperek güveçlerimize dağıtıyoruz.
En son olarak üzerini rendelenmiş kaşar peyniri ile kaplıyoruz.
180 derecede ısıttığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
Malzemelerimiz:
1 kg mantar
1-1,5 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
tuz,pul biber
Hazırlanışı:
Mantarlarımızı güzelce yıkayıp dilimliyoruz.
Geniş bir tencereye koyup kendi suyuyla ara ara karıştırarak pişiriyoruz.
Daha sonra üzerine tuz ve pul biber serperek güveçlerimize dağıtıyoruz.
En son olarak üzerini rendelenmiş kaşar peyniri ile kaplıyoruz.
180 derecede ısıttığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
7 Ağustos 2012 Salı
SEBZELİ,TAVUKLU BAŞBAŞI BULGUR PİLAVI...
Merhaba bugün size çok lezzetli bir o kadarda besleyici bir pilav tarifim var. Bu pilavı sevgili annecim yaptı. Ellerine sağlık annem, Allah seni başımızdan eksik etmesin..
Malzemelerimiz:
2 su bardağı başbaşı bulguru
2 adet domates
4 adet yeşil biber
2 adet orta boy kuru soğan
1 adet patates
1 adet patlıcan
1 su bardağı haşlanmış tavuk eti
1 çay bardağı sıvı yağ veya 2 yemek kaşığı tereyağ
arzuya göre kuru nane,pul biber
tuz,su
Hazırlanışı:
Kuru soğanları küp küp doğruyoruz.
Sıvı yağda hafif kavuruyoruz. Küçük küçük kestiğimiz biberlerimizi de ilave edip kavurmaya devam ediyoruz.
Kabuğunu soyup küçük küçük doğradığımız domates, patates,patlıcanları da ilave ediyoruz.
Bulgurumuzu tavuğumuzu da ilave edip karıştırıyoruz.
Üzerini biraz geçecek kadar da su ilave edip tuzunu ve baharatını da koyuyoruz.
Kaynadıktan sonra kısık ateşte kapağını kapatıp pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
Malzemelerimiz:
2 su bardağı başbaşı bulguru
2 adet domates
4 adet yeşil biber
2 adet orta boy kuru soğan
1 adet patates
1 adet patlıcan
1 su bardağı haşlanmış tavuk eti
1 çay bardağı sıvı yağ veya 2 yemek kaşığı tereyağ
arzuya göre kuru nane,pul biber
tuz,su
Hazırlanışı:
Kuru soğanları küp küp doğruyoruz.
Sıvı yağda hafif kavuruyoruz. Küçük küçük kestiğimiz biberlerimizi de ilave edip kavurmaya devam ediyoruz.
Kabuğunu soyup küçük küçük doğradığımız domates, patates,patlıcanları da ilave ediyoruz.
Bulgurumuzu tavuğumuzu da ilave edip karıştırıyoruz.
Üzerini biraz geçecek kadar da su ilave edip tuzunu ve baharatını da koyuyoruz.
Kaynadıktan sonra kısık ateşte kapağını kapatıp pişiriyoruz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
5 Ağustos 2012 Pazar
DÖVME ÇORBASI...
Merhaba, bugün size çooook güzel bir çorba tarifim var:)) Sıcak yaz iftarlarında ılık içebileceğiniz nefis bir çorba. Tarifini Arda Türkmen'in sabah gazetesinde ki cumartesi günkü yazısından aldım. Hemmen yaptım. Bizimkiler çok beğendi...
Malzemelerimiz:
1 su bardağı aşurelik buğday
yarım su bardağı nohut
yarım tavuk göğsü haşlanmış
1 su bardağı yoğurt
1 tane yumurta
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı tereyağ
2 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 tatlı kaşığı pul biber
tuz,karabiber
7-8 bardak su
Hazırlanışı:
Akşamdan buğday ve nohutu ıslatıyoruz.
7-8 bardak suyla beraber düdüklü tencerede 45-50 dakika pişiriyoruz.
Düdüklünüz yoksa normal tencerede pişirebilirsiniz.
Diğer tarafta bir kapta yoğurt, un, yumurtayı güzelce karıştırıyoruz.
Pişen buğdayın sıcak suyundan içine kesmemesi için 2-3 kaşık koyup güzelce karıştırıyoruz.
Daha sonra ikisini karıştırıp kısık ateşte pişiriyoruz.
İçine haşlayıp didiklediğimiz tavuğu ve ezdiğimiz sarımsağı da ilave edip karıştırıyoruz.
Tavada erittiğimiz tere yağın içine nane ve pul biberi de koyup güzelce karıştırıp, çorbamızın üzerine döküyoruz. Çorbamız hazır..
Afiyet olsun. Sevgiler...
3 Ağustos 2012 Cuma
ÇİKOLATALI İRMİKLİ MUHALLEBİ...
Merhaba, bugün sizlere hem yaz ayları için serinletici hemde iftar sofraları için hafif bir tatlı tarifim var. Bu tarifi sevgili arkadaşım Sevil'de görüp yapmıştım. Bizimkiler çok beğendi. Sütlü tatlıları sevenler hemen denesin derim:))))
Malzemelerimiz:
6 su bardağı süt
9 yemek kaşığı irmik
10 yemek kaşığı şeker
1 limon kabuğu rendesi
50 gr margarin
1 paket vanilya
3 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 paket bitter çikolata(ben 1 su bardağından biraz az damla çikolata kullandım)
Hazırlanışı:
Geniş bir tencereye sütü şekeri ve limon kabuğunu koyup ocakta hafif ısıtıyoruz.
İrmiği ekleyip kısık ateşte tel çırpıcıyla karıştırarak pişiriyoruz.
Ateşten aldıktan sonra margarini ekle, tel çırpıcı yardımıyla güzelce karıştır.
Yarısını başka kaba alıyoruz. İçine hindistan cevizini koyup güzelce karıştırıyoruz.
Kalan yarısına çikolatayı koyup güzelce karıştırıyoruz.
Islanmış kalıba önce çikolatalı muhallebiyi döküp kaşık yardımıyla düzeltiyoruz. Sonra beyaz olanını da döküp, düzeltip buzdolabında 1 saat beklettikten sonra dilimleyip servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
Malzemelerimiz:
6 su bardağı süt
9 yemek kaşığı irmik
10 yemek kaşığı şeker
1 limon kabuğu rendesi
50 gr margarin
1 paket vanilya
3 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 paket bitter çikolata(ben 1 su bardağından biraz az damla çikolata kullandım)
Hazırlanışı:
Geniş bir tencereye sütü şekeri ve limon kabuğunu koyup ocakta hafif ısıtıyoruz.
İrmiği ekleyip kısık ateşte tel çırpıcıyla karıştırarak pişiriyoruz.
Ateşten aldıktan sonra margarini ekle, tel çırpıcı yardımıyla güzelce karıştır.
Yarısını başka kaba alıyoruz. İçine hindistan cevizini koyup güzelce karıştırıyoruz.
Kalan yarısına çikolatayı koyup güzelce karıştırıyoruz.
Islanmış kalıba önce çikolatalı muhallebiyi döküp kaşık yardımıyla düzeltiyoruz. Sonra beyaz olanını da döküp, düzeltip buzdolabında 1 saat beklettikten sonra dilimleyip servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun. Sevgiler...
2 Ağustos 2012 Perşembe
TAVUKLU ŞEHRİYE ÇORBASI...
Merhaba, bugün sizlere çok lezzetli bir çorba tarifim var. İftar sofralarımızın vazgeçilmezi olan çorbalarınıza, bir yenisini daha ekleyebilirsiniz.
Malzemelerimiz:
1 su bardağı tel veya arpa şehriye
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
yarım çay bardağı sıvı yağ veya 1,5 yemek kaşığı tereyağ
1 su bardağı haşlanmış tavuk eti
tuz, kuru nane, pul biber
10 su bardağı su
Hazırlanışı:
Tenceremizi ocağımıza alıyoruz. İçine yağımızı koyuyoruz. Salçamızı ilave ediyoruz.
Üzerine unumuzu da ilave edip hafif kavuruyoruz. Daha sonra şehriyelerimizi ve suyunu tuzunu koyup, kısık ateşte ara ara karıştırarak kaynamaya bırakıyoruz.
Kaynamaya başladıktan sonra tuzunu ve tavuğunu ilave diyoruz.
Şehriyeleri pişene kadar yaklaşık 10 dakika kadar pişiriyoruz.
Baharatlarını ilave edip, karıştırıyoruz.
Çorbamız hazır, limon suyu damlatarak içebilirsiniz..
Afiyet olsun. Sevgiler..
Malzemelerimiz:
1 su bardağı tel veya arpa şehriye
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
yarım çay bardağı sıvı yağ veya 1,5 yemek kaşığı tereyağ
1 su bardağı haşlanmış tavuk eti
tuz, kuru nane, pul biber
10 su bardağı su
Hazırlanışı:
Tenceremizi ocağımıza alıyoruz. İçine yağımızı koyuyoruz. Salçamızı ilave ediyoruz.
Üzerine unumuzu da ilave edip hafif kavuruyoruz. Daha sonra şehriyelerimizi ve suyunu tuzunu koyup, kısık ateşte ara ara karıştırarak kaynamaya bırakıyoruz.
Kaynamaya başladıktan sonra tuzunu ve tavuğunu ilave diyoruz.
Şehriyeleri pişene kadar yaklaşık 10 dakika kadar pişiriyoruz.
Baharatlarını ilave edip, karıştırıyoruz.
Çorbamız hazır, limon suyu damlatarak içebilirsiniz..
Afiyet olsun. Sevgiler..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)