31 Mayıs 2012 Perşembe

BAHARATLI KIYIR KIYIR TUZLU KURABİYE...

   Merhaba, bugün sizlere çok güzel, baharatlı tuzlu bir kurabiye tarifim var. Tarif sevgili arkadaşım Sevgi'den Esintilere ait. Bu kurabiyeyi geçen aylarda onun bloğun da görüp not almıştım. Geçen gün gideceğim arkadaş toplantısına, yapıp götürdüm. Herkesten de güzel iltifatlar alınca, yayınlamak şart oldu:)) Bizler çok beğendik, bakalım sizler de beğenecek misiniz??


Malzemelerimiz:
Yarım paket tereyağı veya margarin (oda sıcaklığında yumuşamış)
1 su bardağı sıvı yağ
Yarım çay bardağı sirke
1 yemek kaşığı toz  şeker
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1 tatlı kaşığı mahlep
1 silme tatlı kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
1 yumurta beyazı (sarısı üzerine sürülecek)
Arzuya göre 1 tatlı kaşığı domates salçası (ben kullandım)
Aldığı kadar un.
Üzerine serpmek için: susam, çörek otu yada haşhaş tohumu hangisi varsa..

Hazırlanışı:

  • Yoğurma kabımızın içerisinde tereyağını elimizle güzelce eziyoruz.
  • Yumurta sarısı ve un hariç diğer bütün malzemeleri koyup,güzelce karıştırıyoruz.
  • Daha sonra aldığı kadar un ile elimize yapışmayacak şekilde yumuşak bir hamur elde ediyoruz.
  • Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp, güzelce yuvarlıyoruz.
  • Pişirme kağıdı veya yağladığımız tepsimize diziyoruz.
  • Üzerlerine bıçakla artı şekli veriyoruz. İsterseniz elinizde kalıplarınız varsa onlarla da şekil verebilirsiniz.
  • Daha sonra yumurta sarısı sürüp. Üstüne elimizde hangisi varsa,çörek otu, susam yada haşhaş tohumu serpiyoruz.
  • 180 derecede ayarladığımız fırınımızda üzerileri kızarana kadar pişiriyoruz.İyice soğuduktan sonra kurabiyelerimiz hazır...

Afiyet olsun. Sevgiler...

30 Mayıs 2012 Çarşamba

MERCİMEKLİ MANTI...


     Merhaba, sizlere yine yöresel bir tarifim var. Eskişehir'in yöresel tatlarından olan Mercimekli Mantının tarifini sizinle paylaşacağım. Aslında oklavayla  pek hamur açamam, ama bunu merdaneyle büyüte bildim:))) Tarif yine  mutfağım programından. Çok güzel yöresel tatlar yapıp, tarif  veriyorlar. Bende elimden geldiğince denemeye çalışıyorum.. İzleyemiyorsanız, kanalın sitesinde ayrıntılı ve de videolu tarifleri var oradan bakabilirsiniz. Tavsiye ederim


Malzemelerimiz:
1 su bardağı mercimek (önceden ıslatabilirsiniz)
1 büyük boy soğan
1,5 su bardağı et suyu
yarım demet maydanoz
2 yemek kaşığı tereyağ
karabiber, pul biber, tuz
3 su bardağı yoğurt 
2 diş sarımsak

Hamuru için:
1 yumurta 
3 su bardağı un
1 tutam tuz
yarım su bardağı su

Hazırlanışı:

  • İlk önce hamurumuzu yoğurup,üzerini nemli bezle örtüp dinlenmeye bırakıyoruz.
  • Mercimeği üzerini geçecek kadar suyla haşlayıp, süzüyoruz.
  • Diğer tarafta soğanı yemeklik küçük küçük doğrayıp,sıvı yağla bir tencerede pembeleşinceye kadar kavuruyoruz. Üzerine mercimeği de döküp kavuruyoruz. Maydanozu, tuzunu ve karabiberini koyup biraz daha soteliyoruz.
  • Hamurumuzu iki eşit parçaya ayırıyoruz. Her bezeyi un serpilen masada  merdane yardımıyla tepsi büyüklüğünde  açıyoruz. İri kare parçalar halinde oklavayla hizalayarak kesiyoruz.
  • Her kestiğimiz parçanın içine hazırladığımız harçtan koyup, karşılıklı uçları birleştiriyoruz. Sandal şekli veriyoruz.



  • Tepsimizi yağlayıp mantılarımızı diziyoruz.
  • Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında  üzerileri kızarana kadar pişiriyoruz.



  • Et suyunu ısıtıyoruz. Kızaran mantıların üzerine döküyoruz. Et suyunu çekene kadar biraz daha fırınlıyoruz.
  • Fırından çıkarttıktan 10 dakika sonra, Sarımsak  ezip karıştırdığımız yoğurtla üzerini kaplıyoruz.
  • Ayrı bir tavada 2 yemek kaşığı tereyağı eritip,üzerine pul biberi koyup karıştırıyoruz.
  • Yoğurtladığımız mantılarımızın üzerine gezdirerek yayıyoruz. Mantımız hazır..


Afiyet olsun. Sevgiler..

29 Mayıs 2012 Salı

DOMATESLİ PİLAV...

       Merhaba, yaz geliyor. (Gerçi İstanbul'da havanın bu gidişle açacağı yok gibi ama,benim hala umudum var:)) Bahçe domatesi bulabiliriz artık. Bizim aile pilav sever bir aile. Evde elimden geldiğince değişik pilavlar yapmaya çalışıyorum. Bu da onlardan biri, bizde çok seviliyor.. Mis gibi kokuyor. İnsanın yedikçe yiğesi geliyor. Buyurun bakalım...


Malzemelerimiz:
3 adet orta boy domates
2 yemek kaşığı tereyağ
2 su bardağı pirinç
1 adet tavuk bulyon
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 çay kaşığı pul biber
2,5 su bardağı su
tuz. (bulyon kullanırsanız gerek yok)

Hazırlanışı:

  • İlk önce kabuğunu soyduğumuz domatesleri küçük küçük küp şeklinde  doğruyoruz.
  • Erittiğimiz tereyağının  üzerine salçayla beraber katıp güzelce kavuruyoruz.
  • Daha sonra pirinçleri de koyup 2-3 dakika kadar karıştırarak kavuruyoruz.
  • Bulyonunu pul biberini ve 2.5 su bardağı suyu koyuyoruz.
  • Kaynayınca altını kısıp, kısık ateşte pişiriyoruz. Pilavımız hazır.


Afiyet olsun. Sevgiler....

28 Mayıs 2012 Pazartesi

MUHALLEBİLİ BİSKÜVİ PASTASI...

     Merhaba, bu pasta benim ilk mutfağa girdiğimde yaptığım pastadır. Onun için bende yeri özeldir. Tabi o zamanlar acemi olduğum için başarılı sonuçlar alamıyordum. (yaklaşık 15 sene öncesinden bahsediyorum) Ya şekeri fazla ya unu az oluyordu. Yada  muhallebinin dibini tutturuyordum, bazende  topak topak yapıyordum.. Ama ısrarla yapmaya devam ediyordum. Bir sürü deneme yanılmadan sonra başarılı sonuca ulaşmıştım. Zamanla içine muz ekledim. Son yıllarda üstüne vanilyalı sos yada çikolata sosu  döküyorum.Uzun zamandır da yapmıyordum. Taki kuzenim Birsen senin şu meşhur büsküvili pastandan yap da yiğelim diyene kadar. Bütün bu yazdığım anıları düşünerek yüzümde tebessümle yaptım. Üzerine vanilyalı sos yapıp döktüm. Biz  geçmişi  yaad ederek, kah gülerek kah hüzünlenerek afiyetle yedik. Hafif pastaları seviyorsanız denemenizi tavsiye ederim. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan tarifimize geçelim:)))




Malzemelerimiz:
Muhallebisi için:
14 yemek kaşığı şeker
8 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı nişasta
1 litre süt
1 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
---------------------------------------------------------
2 paket petit beurre kare bisküvi
2 adet muz
---------------------------------------------------------
Üzerine sos istiyorsanız,
2,5 su bardağı süt
1 paket vanilya sosu

Hazırlanışı:

  • İlk önce şekeri unu ve nişastayı karıştırıp pişireceğimiz tencereye alıyoruz.
  • Daha sonra sütü azar azar ilave ediyoruz. Topak topak olmaması için  tel çırpıcıyla karıştırıyoruz.
  • Ocağa alıyoruz. Sürekli karıştırarak pişiriyoruz.
  • Ocaktan aldıktan sonra 1 yemek kaşığı margarini koyup güzelce karıştırıp eritiyoruz.
  • Ilıdıktan sonra, bisküvilerin 1 tanesini  dörde bölecek şekilde içine kırıyoruz. Bisküvileri fazla dağıtmadan muhallebiyle iyice karıştırıyoruz.
  • Çıkarırken zorluk yaşamamak için içine streç film serdiğimiz kalıbımıza yarısını yayıyoruz.
  • Üzerine muzları kesmeden bütün halde yerleştiriyoruz.
  • Daha sonra kalan diğer yarısını da döküp güzelce yayıyoruz.
  • Üzerini streç filmle kapatıp derin dondurucuda en az 4 saat bekletiyoruz.
  • Diğer tarafta vanilyalı sosu sütle pişirerek hazırlıyoruz. Piştikten sonra kabuk bağlamaması için ara ara karıştırıyoruz.
  • Servis ederken derin dondurucudan çıkardığımız pastamızın üstüne döküyoruz.
  • Ben süslemek için çikolata rendeledim. Siz çekilmiş  fındık, fıstık, cevizle süsleyebilirsiniz.


Afiyet olsun. Sevgiler...

27 Mayıs 2012 Pazar

NEVZİNE TATLISI...

   Merhaba, yeni haftanın herkese sağlık, mutluluk huzur getirmesi dileğiyle.. Haftaya nefis bir tatlıyla başlayalım. Bugün size yapması basit  tadı enfes bir yöresel tatlı tarifim var.. Nevzine  Kayseri yöremize ait bir lezzet. Tarifini mutfağım programından almıştım. İçine koyduklarımdan da anlaşılacağı gibi biraz kalorisi yüksek bir tatlı.. Ama tadı muhteşem. (sık sık yapmasak sorun olmaz dimi ama:))) Bizim evde herkes tarafından çok beğenildi. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanımız da Kayserili, kendisinin en sevdiği tatlı  buymuş.. Türkiye ziyaretinde Amerika Başkanı Obama 'ya Çankaya Köşk'ünde bu tatlıdan ikram edilmiş...


Malzemelerimiz.
Yaklaşık 1 kg un
1 yumurta 
1 su bardağı ceviz
1 su bardağı tahin
1 su bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı sirke
2 çay kaşığı karbonat
1 su bardağı süt
1 paket margarin

Şerbeti için:
3 su bardağı şeker
2 su bardağı su
1 çay bardağı pekmez

Hazırlanışı:

  • İlk önce şerbeti yapmaya başlıyoruz. Şekerle suyu ocağa koyuyoruz.
  • Kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra ocaktan indiriyoruz.(bu kısım çok önemli dikkat)
  • Soğumaya bırakıyoruz. Ilıdıktan sonra içine pekmezi döküp güzelce karıştırıp soğumaya bırakıyoruz.
  • Diğer tarafta margarinimizi kısık ateşte eritiyoruz.
  • Yoğurma kabımızın içine sırasıyla sütü, sıvı yağı,sirkeyi erittiğimiz margarini de  koyup güzelce karıştırıyoruz.
  • Yumurtayı da koyup karıştırıyoruz.Tahini de ekliyoruz. Biraz un ve karbonat ekleyip yoğurmaya başlıyoruz.
  • 1 bardak cevizide ekleyip aldığı kadar unla elimize yapışmayacak bir hamur yapıyoruz.
  • Daha sonra hamuru elimizle güzelce fırın tepsimize yayıyoruz.
  • Çatalın ters tarafıyla durup çekerek dalgalı bir şekilde üstünü çiziyoruz.



  • Son olarak bıçakla kare dilimler şeklinde kesiyoruz.
  • Önceden ıstılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
  • Fırından çıkarttıktan 5-6 dakika sonra soğuk şerbeti üstüne döküyoruz. Soğuduktan sonra servis ediyoruz.


Afiyet olsun. Sevgiler...

25 Mayıs 2012 Cuma

HASANKEYF...

      Merhaba, gezi notlarımda en son Gap turu kapsamında gezdiğimiz Diyarbakır'ı anlatmıştım. Sıra geldi Hasankeyf'i benim gözümde anlatmaya. Hasankeyf benim çok merak ettiğim yerlerden biriydi.
    Biliyorsunuzdur ama ben bilmeyenler için anlatayım.  Hasankeyf Gap projesi kapsamında yapılacak olan Ilısu Barajı  yüzünden yaklaşık 3-4 sene sonra sular altında kalacak. Yani muhteşem güzellikteki bu tarihi ilçeyi  gören şanslı kişilerden biriyim. Maalesef  yıllar sonra bu güzellikleri bu tarihi kalıntıları göremeyeceğiz. Bence bu muhteşem güzellikteki tarihi dokuyu görmemiş olup görmek isteyenler gidip mutlaka görsünler. Geçen yıllarda Hasankeyf'e destek olmak için Sezen Aksu ve Tarkan buralara gelmiş konserler vermişler. Halkın seslerini geniş kitlelere duyurmalarına yardımcı olmuşlar. Ama maalesef  bütün verilen bu destekler yetkililerin geri adım atmalarını sağlayamamıştır.

                              Hasankeyf'e bu muhteşem tarihi dokusu olan, manzara eşliğinde giriyoruz.


Biraz Hasankeyf'in tarihinden ve konumundan bahsetmek isterim. Hasankeyf insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak adlandırılan Mezopotamya bölgesinde yer alır.  Batman'a bağlı iki yakasını Dicle  nehrin ayırdığı tarihi bir ilçedir. Eski şehrin tarihi 10.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. 1981 yılında doğal koruma alanı ilan edilmiştir. Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf  ticari ve ekonomik olarak da gelişti.1232 yılında Hasankeyf'i Artuklular'dan alan Eyyubiler  henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilasıyla  karşı karşıya kaldı. Birçok yerleşim yeri gibi burasıda ağır tahribatlar aldı.


Eyyubiler Moğol istilasını atlattıktan sonra 14.yüzyılın başlarında Hasankeyf'i yeniden inşa etmeye başladılar. Sonunda Osmanlıların gücüne direnemeyen Safeviler'in baskılarıyla iyice yıpranan Eyyubiler ,1515 yılında burayı Osmanlı İmparatorluğuna bıraktı.



İnsanların binlerce yıl önce bu mağaralar içinde yaşadığını hayal ettiğimde,buralar da yaşam nasıldı acaba demeden edemiyorum.Hele şimdi bu kültürel mirasın sular altında kalacağını düşünmek içimi o kadar acıtıyor ki bu duyguyu size anlatamam:((
Yavaş yavaş yukarıya çıkıyoruz.Muhteşem manzarayı yukarıdan görmek için sabırsızlanıyorum.
                                İnsanların binlerce yıl önce yaşadığı mağaralardan birinin içi..
Sonunda yukarıdayız.Birazdan sabırsızlandığım manzarayı göreceğim..

Evet...  sonunda hep televizyonda gördüğüm o muhteşem manzarayı şimdi kendi gözlerimle görüyorum. Ne mi  hissediyorum?Büyülenmiş bir biçimde manzaranın tadını çıkarıp kendi gözlerimle seyre dalıyorum.

                                              Buda akıp giden Dicle nehri'in yukarıdan görünüşü...
       Bunlarda Osmanlı zamanında yapılmış eserlerden geriye kalanlar.. Maalesef  tarihimize ve kültürel miraslarımıza hiç bir zaman gerekli değeri vermediğimizin kanıtı gibiler dimi?


      Burada fark ettiyseniz köprünün üstünden geçen onlarca koyun ve keçi sürüsüne tanıklık ediyoruz.

Herkes yavaş yavaş aşağıya  inmeye başladı, resimde de görüldüğü gibi ,ama ben inmek istemiyordum biraz daha kalmak istiyordum. Sanki biraz daha kalsam yetecekmiş gibi. Sonunda rehberimin de uyarısıyla yavaş yavaş aşağıya inmeye doğru yol alıyorum.. Manzaradan ayrılmanın verdiği buruklukla beraber...
                                                      Son bir kez dönüp arkama bakıyorum:(((
Bunlarda inerken çektiğim fotoğraflar...


Daha sonra Hasankeyf'den ayrılıp. Mardin'e doğru yol alıyoruz.
Devamı var:))))

YİNE ÖDÜL ALDIM...



Merhaba yine yeniden ödül aldım... Çok mutluyum. Beni bu ödüle layık gören sevgili arkadaşım Fatoş'un mutfağı'na teşekkürlerimi sunarım. Ödülün şartlarını daha önce yerine  getirmiştim. İsterseniz burada okuyabilirsiniz. Bende bu ödülü beni izleyen tüm blog arkadaşlarıma gönderiyorum. iyi ki varsınız. Sevgiler....

MURADİYE ÇORBASI...

     Merhaba, herkese hayırlı cumalar. Allah dualarımızı kabul eder inşallah... Bugün sizlere çok güzel ve besleyici bir çorba tarifim var. Bizimkiler yoğurtlu çorbaları çok sever. Bu çorba da evdekilerden tam not aldı. Muradiye çorbası Bursa'nın yöresel tatlarından biri.. Tarifi mutfağım programın dan aldım. Ben piştikten sonra blendırdan geçirdim. Siz geçirmeye bilirsiniz.


Malzemelerimiz:
2 adet tavuk göğsü
2 adet kabak
2 adet havuç
yarım çay bardağı sıvı yağ veya 2 yemek kaşığı tereyağ
10 yemek kaşığı yoğurt
3 yemek kaşığı un
2,5 yemek kaşığı arpa şehriye
10 su bardağı sıcak su

Üzeri için:
1 yemek kaşığı tereyağ
1 tutam kuru ada çayı(ben nane kullandım)

Hazırlanışı:

  • İlk önce tavuk göğüslerini minik minik küp şeklinde kesiyoruz.
  • Geniş bir tencerede, yarım çay bardağı sıvı yağla karıştırarak soteliyoruz.
  • Diğer tarafta kabukları soyulmuş havuçları ve kabakları minik minik küp şeklinde hazırlıyoruz.
  • Rengi dönen tavukların üstüne ilk önce havuçları koyup yaklaşık 5 dakika kavuruyoruz.
  • Daha sonra kabakları da koyup hafif kavuruyoruz.
  • Üzerine 10 su bardağı sıcak su ve 1 tatlı kaşığı tuz  ilave edip.10 dakika kadar pişiriyoruz.
  • Terbiyesi için bir kasede 10 yemek kaşığı yoğurt ve 3 yemek kaşığı un tel çırpıcıyla güzelce çırpılır.
  • Kesilmemesi için içine çorbanın suyundan 3 kaşık kadar koyup karıştırıyoruz.
  • Yavaş yavaş devamlı karıştırılan çorbaya döküyoruz.
  • Son olarak içine arpa şehriyeyi ilave edip,biraz daha pişiriyoruz.
  • Çorbamızı servis kasesine aldıktan sonra üzerine 1 yemek kaşığı erittiğimiz tereyağı gezdirilir.
  • Üzerine bir tutam kuru ada çayı  serpip servis ediyoruz.


Afiyet olsun. Sevgiler...

24 Mayıs 2012 Perşembe

MISIR UNLU KEK...

   Merhaba, herkesin Regaip Kandili mübarek olsun. Allah  dualarınızı(mızı) kabul eder inşallah..
Gelelim bugünkü tarifimize, Hiç mısır unlu kek yediniz mi? Bende geçen yıllarda yaptığımız amca kızları gününde ilk defa yemiştim. Sevgili kuzenim Nagihan yapıp getirmişti. Herkes çok beğenerek yemişti. Hatta Nagihan'a her günde sen bunu yap başka bir şey yapıp getirme demiştik.. Geçen gün, canım bu kekten istedi. Ama tarifi bende yoktu, hemen kuzenimi arayıp tarifi alıp yaptım))) Biz Karadenizli bir aile olduğumuz için mısır unu damak tadımıza çok uygun. Bizim evdekiler çok sevdi. Hatta babam üç dilim yedi yani düşünün.. Bakalım sizler sevecek misiniz? Buyurun bakalım....




Malzemelerimiz:
3 adet yumurta
2 su bardağı şeker
1 su bardağından 1 parmak az sıvı yağ
1,5 su bardağı yoğurt
2 su bardağı mısır unu
2 su bardağı beyaz un
2 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

Hazırlanışı:

  • İlk önce yumurta ile şekeri mikserle 5 dakika kadar çırpıyoruz.
  • Mikserin uçlarını çıkartıyoruz.
  • Daha sonra sıvı yağla yoğurdu ilave edip çıkardığımız uçların biriyle elimizle karıştırıyoruz.,
  • Kabartma tozu ve vanilyayı ilave ediyoruz.
  • En son olarak da mısır unu ile normal unu koyup güzelce karıştırıyoruz.
  • İçine sevgimizi katmayı unutmuyoruz:)))
  • Yağladığımız kalıbımıza döküyoruz. Kalıptan kolay çıkması için yaptığımız işlemleri buradaki önemli not kısmını okuyup uygulayabilirsiniz. 
  • 170 derece ayarladığımız fırınımızda yaklaşık 45-50 dakika kadar pişiriyoruz.
  • Fırından çıkarır çıkarmaz kalıbımızdan servis tabağımıza ters çeviriyoruz.


Afiyet olsun. Sevgiler....

22 Mayıs 2012 Salı

ETİMEK TATLISI...

      Merhaba, bugün size çok güzel bir tatlı tarifim var. Bu tatlı bizim evimizde çok seviliyor. Özellikle tatlıyı çok seven babamın en sevdiği lezzetlerden biridir..
Ayrıca bu tarifi  75.hafta porselen çay demlik  etkinliğinin ev sahibesi bir dilim düş'e gönderiyorum. Kolay gelsin arkadaşım....



Malzemelerimiz:
1,5 paket etimek
3 su bardağı şeker
4 su bardağı su

Muhallebisi için:
1 kg süt
6 yemek kaşığı un
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı şeker

Üzeri için:
2 poşet krem şanti
1 su bardağı süt

Hazırlanışı:

  • İlk önce etimeklerimizi dikdörtgen bir borcama 1 sıra diziyoruz.
  • Daha sonra bir tencerede  3 su bardağı şekeri kısık ateşte karıştırarak alttaki rengi alana kadar   eritiyoruz.

  •   Üzerine 4 su bardağı suyu yavaş yavaş döküyoruz. Şeker sıcak su soğuk olduğu için sıçrayacaktır, dikkatli bir şekilde dökelim. Şeker katılaşacaktır. Siz karıştırmaya devam edin. Isı çoğaldıkça çözülecektir. Kaynamaya başladı mı ocaktan alıp borcama dizdiğimiz etimeklerin üzerine güzelce döküyoruz...




  • Sıra geliyor muhallebimizi hazırlamaya.
  • Başka bir tencere ye unu şekeri vanilyayı koyup karıştırıyoruz.
  • Sütü üzerine yavaş yavaş dökerek karıştırıyoruz. Karıştırırken tel çırpıcı kullanırsak topak topak olmaz.
  • Orta ateşteki ocağımızda pişiriyoruz.
  • Sıcak halde etimeklerin üzerine güzelce yayıyoruz. Soğumaya bırakıyoruz.
  • Diğer tarafta 2 poşet krem şantiyi 1 su bardağı sütle mikserle çırparak hazırlıyoruz.
  • Yarım saat kadar buz dolabında dinlendiriyoruz.
  • En son olarak soğuyan muhallebinin üstüne güzelce yayıyoruz.
  • 2-3 saat kadar buzdolabında beklettikten sonra dilimleyip servis edebilirsiniz.
  • Servis ederken üzerini fındık,fıstık yada cevizle süsleyebilirsiniz.


Afiyet olsun. Sevgiler....

PATLICANLI BÖREK...

    Merhaba, geçen günkü postum da bahsetmiştim kuzenimin eşi İlkay bizi beş çayına davet etmişti diye. Kız kardeşim Yıldız ve Kuzenim Birsen'le gittik. Sevgili İlkay bizim için çok güzel şeyler hazırlamıştı. Hoş sohbet eşliğinde çaylarımızla beraber afiyetle yedik... Bu börek de o lezzetlerden  biri.. O akşamın en sevileni bu olduğu için, ilk önce bunu sizinle paylaşmak istedim.. Benim gibi patlıcan sevenlerin çok beğeneceği bir lezzet emin olabilirsiniz.


Malzemelerimiz:
5 adet yufka
5 adet patlıcan
2 adet orta boy soğan
1 yemek kaşığı salça
1 çay kaşığı karabiber
4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet yumurta(sarısını üstüne süreceğiz)
tuz
Üzeri için çörek otu.


Yufkanın içine sürmek için:
1 çay bardağı sıvı yağ
yarım çay bardağı süt
3 yemek kaşığı yoğurt
yumurtanın beyazı
Hepsini güzelce çırpıyoruz.

Hazırlanışı:

  • İlk önce kabuğunu soyduğumuz patlıcanlarımızı rendenin büyük tarafı ile rendeliyoruz.
  • 4 yemek kaşığı sıvı yağ ve salça ile bir tavada kavuruyoruz..
  • Tuzunu ve karabiberini koyup soğumaya bırakıyoruz.
  • Yufkamızı ilk önce dörde sonra ikiye bölüyoruz.
  • İçine hazırladığımız sıvı karışımı fırçayla güzelce sürüyoruz.
  • Daha sonra hazırladığımız patlıcanlı harçtan koyup, istediğimiz şekilde sarıyoruz.
  • İçine sevgimizi katmayı unutmuyoruz.
  • Pişirme kağıdı serdiğimiz yada yağladığımız tepsimize diziyoruz.
  • Üzerine yumurta sarısı sürüp,çörek otu serpiyoruz.
  • Önceden 180 derecede hazırladığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.


Afiyet olsun. Sevgiler...

20 Mayıs 2012 Pazar

GÜVEÇTE KARIŞIK KURU PATLICAN-KURU BİBER DOLMASI

         Merhaba Lezzet Avcıları, yeni bir haftaya ,herkese sağlık, mutluluk ve huzur dileyerek  başlamak istiyorum...
Elimden geldiğince, her yöreden lezzetler sunmaya çalışıyorum. Bugün de Doğu mutfağımızın lezzeti Kuru patlıcan biber dolması yapacağım. Kuru patlıcanları alırken üzerinin beyazlaşmamış, pullanmamış olmasına dikkat edin. Koyu ve canlı renkli,yırtığı olmayan aynı boylarda patlıcanları almanızı öneririm. Benim patlıcanları babam aldığı için biraz renkleri soluk.

Madem yöresel bir yemek yapıyoruz, yöresel bir kapta sunup biraz nostalji yapalım istedim. Resimde gördüğünüz, dolmaları koyduğum bakır sahan,75-80 yıllık. Rahmetli babaanneme ait. Rahmetli  dedem çok severmiş o sahanı. Her yemeğini onda yermiş. Babaannem kabı bana verirken anlatmıştı. Ayrıca bu sahanın adı kulaklı bakır sahanmış:)))
Gelelim yemeğimize.


Malzemeler :
500 gr. kıyma
4 adet iri soğan
1 diş sarımsak
Yarım dizi kuru patlıcan
Yarım dizi kuru kırmızı biber
1 su bardağı pirinç
2 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
yarım çay bardağı sıvı yağ
pul biber,karabiber,sumak,kekik,tuz
yarım çay bardağı nar ekşisi
2-3 adet limon tuzu
1 tutam maydanoz

Hazırlanışı:
  • Kuru patlıcanları kaynamış suda 10-15 dk.ve  kuru biberleri 5-6 dk.haşlıyoruz.
  • Onlar haşlanırken bir kaba,kıyma,ince ince doğranmış soğan, sarımsak,kıyılmış maydanoz, salçaları, yıkanmış pirinci, sıvı yağı, nar ekşisi ve diğer baharatları koyarak elimizle yoğuruyoruz.
  • Haşlayıp süzdüğümüz patlıcan biberlere sıkıştırmadan, tatlı kaşığı yardımıyla iki parmak aşağıda kalacak şekilde iç malzemeyi doldurup ağzını kapıyoruz..
  • Patlıcanları  güvece resimde tabağa dizdiğim gibi yatay diziyoruz. üzerine dolmaların biraz üstüne çıkacak şekilde su koyup, limon tuzunu serpiştiriyoruz. Üzerine biraz sıvı yağ gezdiriyoruz.
  • En üste düz bir porselen tabak koyup tencerenin kapağını kapatıp, hafif ateşte pişiriyoruz. Sıcak servis yapınız ve yoğurtla ikram ediniz.

Afiyet Olsun. Sevgiler...

18 Mayıs 2012 Cuma

KARPUZUN DİYARI DİYARBAKIR...

     Merhaba gezi notlarımda en son Gap turu kapsamında yaptığımız Adıyaman'ı  Nemrut Dağı'nı anlatmıştım. Sıra geldi bir çok kişi tarafından doğunun Paris'i diye adlandırılan Diyarbakır'ı benim gözümden anlatmaya... Diyarbakır'da kalmadık, geçiş noktalarımızdan biriydi. Belli başlı tarihi eserlerini görebildik. Sizi bilmem ama ben Diyarbakır denince ilk aklıma muhteşem tatdaki karpuzu gelir. Daha sonra şehri sarıp sarmalayan surları.. Karpuz göremedik ama surları panoramik olarak görebildik:))

 Şehire bu manzara eşliğinde girdik... Gördüğünüz gibi ortada Diyarbakır'ın minyatür surları ve en üstte meşhur karpuzu...









   Edebiyat dünyamızın önemli isimlerinden 35 yaş şiiri ile tanınan, Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğduğu ve şu anda müze olarak hizmet veren evi geziyoruz. Bu ev aynı zamanda Diyarbakır sivil mimarisinin de en güzel örneğidir.


Yapım tarihi ve yaptıran uygarlığın bilinmediği, 9000 yıllık bir tarihe sahip olduğu bilinen Diyarbakır surlarının en eskisi olan Keçi Burcunu görüyoruz. Kalenin üstünden bütün Diyarbakır'ı görebiliyorsunuz.

                                                    Kalenin iç kısmı burada çay içip bir şeyler yiyebilirsiniz.

Sur içerisinde İslam tarihinin en eski camilerinden olduğuna inanılan Anadolu’da kurulan ve şu anda restorasyonu devam etmekte olan V.Haremi Şerif olan Diyarbakır Ulu Camiini geziyoruz.

Evet Diyarbakır gezimiz burada bitiyor.. Hasankeyf'e doğru yola çıkıyoruz.... Devamı var....